Dünya Şampiyonası'ndan anlımızın akıyla çıktık diyebiliriz. Hem oyun hem organizasyon olarak. Sayın Turgay Demirel'in bazı siyasi manevraları dışında kazasız belasız atlattı Türkiye bu büyük turnuvayı. Tekrar kendi ligimize dönüyoruz. Federasyon'un el atması gereken iki önemli konu var masada.
Birincisi "devşirme" durumları. Yaşanan Emir Preldzic olayından sonra hemen sıraya giren M.P. Trabzonspor Michael Wright için, Olin Edirne David Lee Dixon için (ancak Dixon bir Türk kızı ile evlendiği için durumu biraz daha farklı...) ve Galatasaray C.C. de Preston Shumpert için çalışmalarını sürdürüyor haklı olarak. "Haklı olarak" derken yanlış anlaşılmasın. Yönetmelik bu hakkı tanıdığı için böyle söylüyorum yoksa daha önce de belirttiğimiz gibi bu şekilde devam ederse 2-3 sene içinde tüm takımlar bu hakkını kullanancak ve 16 takımda 16 tane Türk vatandaşlığına geçmiş (ağırlıklı olarak ABD asıllı) oyuncu ortaya çıkacak. Bu da ligde 16 tane takımlarında ilk beş oynayabilecek Türk oyuncunun kenarda oturması, kenarda oturan 16 oyuncunun da kadro dışı kalması demek. Bunun Türk basketbolunun gelişmesi ile ilgili nasıl bir fayda sağlayabileceğini anlamış değilim. Zaten Türk oyuncular Avrupa kupalarında çok az süre bulabilirken kendi liglerinde de yeterli süre bulamayacak. Bunun küçük ama bir tek faydası olabilir. Türk oyuncuların yurtdışına gitmeye başlaması. İleride Türk basketbolu denince aklımıza sadece 12 kişi gelmemesi için başka çare de olmayacak.
İkinci konu ise "Efes Pilsen"in durumu. Konuyu hatırlatmak adına özetlersek Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu (TAPDK)'nun yeni yönetmelik taslağında alkollü içki markalarının reklamına ve sponsorluğuna yasak getiriliyor. Efes Pilsen'in B planı hazır. "Burada olamazsak örneğin -Efes Pilsen Partizan- oluruz" diyerek nasıl bir yol izleyeceklerini gösterdiler. Bu açıklama sonrası Beşiktaş, Galatasaray, Telekom, Banvit gibi kulüpler boşalacak Euroleague kontenjanı için gizliden heveslenmiş olabilirler ancak Türkiye'nin Efes Pilsen gibi bir kulübü kaybetmesi ne şartla olursa olsun kabullenilemez. Efes Pilsen'den gelen ikinci açıklama ise bize de biraz garip geldi. Kulübün isminden "Pilsen"i (Pilsen: alt fermantasyon birası) çıkartıp "Efes" ismiyle kulübü devam ettirebileceklerini pazarlık masasına koydular. Muhtemelen de bu çözüm üzerinde anlaşılacak gibi görünüyor. Biz de biraz "saf" olduğumuz için "Efes" ismini duyduğumuzda aklımıza bira değil antik harabeler gelecek herhalde(!). Her konuda yapıldığı gibi kaçak ve günlük çözümler üretileceğine, bu sefer doğrusu yapılsa da yönetmelikte bazı değişikliklere gidilse daha uygun olmaz mı? Gerçi deveye de sormuşlar "Neren eğri?" diye...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder