10 Haziran 2010 Perşembe

Basketbol Panaroma 2009-2010 Sezonu

Önce şampiyon takımdan başlayalım; Fenerbahçe Ülker için sezon pek iyi başlamamıştı. Hatta Euroleague'de son maçında dibe vurmuştu. Ukiç'i beklerken kaybedilen zaman belki Euroleague'de çeyrek finalin kaçmasına sebep oldu. Ancak Ukiç BBL'de şampiyonluğun gelmesini sağladı. Euroleague ve BBL arasında tercih yapılması elbette yönetimin kararıdır, eleştirilebilir de... Ama BBL'de hedefe ulaştıkları için tebriği hakediyorlar. Bu sezon kaybettikleri çok şey oldu... Euroleague, Ömer Aşık vb. örnek gösterilebilir. Ertuğrul Erdoğan ise kazanç hanesine yazılanların belki de en başında yerini aldı. Tanjevic'i ne kadar eleştirsek de en kısa zamanda sağlığına kavuşmasını temenni ediyor geçmiş olsun diyoruz.




Efes Pilsen için sezon Igor Rakocevic-Ergin Ataman tartışması sonrasında bitmişti aslında. Türkiye'nin en iyi ve geniş kadrosunun Rakocevic'e tanınan kredi ile nasıl darmadağın olduğunu gördük. Efes Pilsen markasına yakışmayan bu süreçten çok zarar gördüler. Oyuncular sistem dışına çıkmaya başladı. Çünkü Rakocevic ne kadar üst seviye (!) bir oyuncu ise Smith, Nachbar, Shumpert, Kaya, Kasun ve diğerleri de ondan aşağı kalır oyuncular değildi. Başka şanssızlıklar da yaşadı Efes Pilsen. Kapanma konusunun tam final serisi öncesi ortaya çıkması kafalarda soru işaretleri bıraktı. Seneye Final-Four da "Efes Pilsen Partizan" takımını görürseniz hiç şaşırmayın. Ardından eskiden basketbol okulu olan salonları boş gördüğümüzde ne kadar yanlış bir yolda olduğumuzu anlayacağız ama iş işten geçmiş olacak.



Banvit çok iyi bir sezon geçirdi. Bu başarıda Orhun Ene'nin katkısı çok büyük. Final serisinde hakemlerden haklı şikayetleri oldu. Yine de Fenerbahçe Ülker'i elemeleri mucize olurdu. Önümüzdeki sezon teknik kadro ve oyuncu kadrosunu korurlarsa özellikle Avrupa'da iyi işler yapacaklarını düşünüyorum. Müessese takımlarının en büyük riski bir sonraki sezonun bütçesi oluyor. Tek korkumuz ani alınacak bir küçülme kararı bu yetenekli takımın dağılması.



Beşiktaş Cola Turka sonuna kadar iyi getirdiği sezonu parasal sıkıntılar ve Chatman olayıyla noktaladı. Yerli yabancı tüm oyuncuların gösterdiği mücadele onları bir noktaya kadar getirebildi. Özellikle Cevher ve Engin ellerinden geldiği kadar takımı sırtladı. Son haftalarda kaybettikleri maçlarla ligin üstinden çok altını etkilediler. Yönetim parasal sıkıntıları çözebilirse seneye yine iddialı bir takım olarak sahne alabilirler.



En yüksek bütçeli takımlardan biri olan Türk Telekom sakatlıklarla mücadele etse de sezonu istediği yerde bitiremedi. Murat Özyer'in gönderilmesi ve Ricky Davis takviyesi de bir işe yaramadı. Seneye bütçelerini küçültecekleri konuşuluyor. Bugün Faruk Akagün'ün antrenörlüğe getirildiğini öğrendik. (Kaynak: Türkbasket.com) Altyapıdan da iyi oyuncular geliyor. Bunların yanına yine iyi yabancılar monte edildiğinde Telekom gibi iyi bir organizasyonda zaten play-off garanti gibi oluyor. Bir başka problemleri de takıma faydadan çok zarar veren seyircileri. Bu konuda da yönetimin ve tribün liderlerinin acil önlem almaları gerekiyor.



Pınar Karşıyaka yine beklenenin üstünde bir performans gösterdi. böyle bir altyapıları verken onların da tek sorunu gelen paraların futbola aktarılması. Basketbol ve voleybolda Arkas ile birleşmeleri gündemde. Bu birleşme onları çok daha yükseklere taşıyabilir. Aksi durumda ise yine iyi oyuncularını satarak en başa dönecekler. En azından lige keyif veren güzel basketbollarını kaybetmemelerini umuyoruz.



Erdemir lige yükseldiğinden beri en tehlikeli deplasmanlardan biri olarak lige renk katıyor. Biraz daha çaba ile Avrupa kupalarını hedefleyebilirler. Ancak bu kadar çok takımın Avrupa hedeflediği ligde kaliteli yerli oyuncu bulmak bütçeyle doğru orantılı. Ellerindekileri kaybetmezlerse yine de iyi bir iş yapmış olurlar.



Bornova ve Tofaş'ı beraber değerlendirebiliriz. Geçen sene ikinci ligden yükseldiler ve kadrolarını büyük ölçüde koruyarak sadece yabancı transferiyle lige giriş yaptılar. Ligin sonunda da ne kadar doğru bir karar verdiklerini herkes gördü. Bu yerli oyuncu darlığında altyapının önemini tekrar hatırlattılar.



Lig sıralamasına göre gittiğimiz için sezonun belki de en hareketli takımı Galatasaray Cafe Crown'a ancak sıra geldi. Lige ve kupaya çok iyi bir başlangıç yaptılar. Sonra teknik kadronun azizliğine uğradılar. Tüm tartışmalara karşı ben hala verilen cezanın fazla olduğunu düşünüyorum. Bu olayın daha önce Kambala ve Kerem Gönlüm'de yaşanan doping olaylarından daha ağır bir tarafı olduğuna inanmıyorum. Kulüp ve adı karışan oyunculardan ziyade o dönemde görev yapan teknik kadronun bu hatanın sorumlusu olduğu ortada. Altyapılara bakarsanız buna benzer bir çok olayın yaşandığını göreceksiniz. Oraları temizlemeden verdiğiniz cezalar "ne şiş yansın ne kebap"tan öteye geçemiyor. Yine de olay sonrası kulüp çabuk toparlandı. Cem Akdağ hakkıyla göklere çıkarıldı ama başka bir isim unutuldu. Cihansever Yeşildağ... Yardımcı antrenörlüğü kabul etmesi bile büyük bir jestti. Takıma mücadele hırsı kazandırdı ve ligde tutundular. Bu olayın belki de tek faydası kulübün silkinmesini sağlaması oldu. Oktay Mahmudi'nin göreve getirilmesi ve Rancik ile sözleşme uzatılması Galatasaray'ın artık daha uzun süreli planlar yaptığının bir göstergesi. Rancik ile Galatasaray taraftarı uzun süre sonra ilk defa aynı yabancı oyuncuyu bir kaç sene üstüste izlemiş olacak. Bu kadar iyimserliğin yanında Evren Büker'in Trabzonspor'a kaptırılması ise büyük hataydı. Sponsor konusunda gelişme sağlarlarsa önümüzdeki sezonlarda BBL Finali'nde görebileceğimiz takımların başında gelecekler.



Antalya Büyükşehir Belediye, Antalyaspor'a devroldu. Antalyaspor futbol takımı ilk haftalarda forma reklamı bile bulamıyordu. Basketbol şubesi tam bir soru işareti olacak. Karşıyaka gibi gelen paralar futbola yönelirse onlardan farklı olarak kendilerini seneye ikinci ligde bulabilirler.



Mersin BŞB, Aliağa Petkim, Oyak Renault, Kepez Belediyesi ve Darüşşafaka son haftalarda inanılmaz bir mücadele içine girdiler. Yirmi-yirmibeş maçta alamadıkları galibiyetleri son haftalarda aldılar. Piyango Kepez ve Daçka'ya vurdu.



Kepez takımı daha önce Banvit ve Yeni Zelanda Milli Takımı'nda mucizeler yaratan Tab Baldwin'e ile yaşlı ama yetenekli kadrosuna bakınca çok ümit veriyordu. Ancak paraları ödemezseniz başka suçlu aramayacaksınız. Kepez uğradığı yaprak dökümünün ardından göz göre göre ikinci lige düştü. Yönetimin bir daha antrenör ve oyuncuları para ödeneceğine ikna etmesi çok kolay olmayacaktır.



Darüşşafaka ise Tab Baldwin'in eski yardımcısı Nenad Vucinic ile son bir hamle yaptı ama geç kalmıştı. Bu organizasyonu koruyabilirlerse yakında BBL'ye çok iddialı olarak geri dönüş yapabilirler.



Bu sene lige çıkan takımlardan Medical Park Trabzonspor müthiş bir transfer atağıyla sezona başladı. Evren Büker, Ersin Görkem, Michael Wright ile peş peşe imzalar atıldı. Arkası da gelecek gibi görünüyor. Doğan Hakyemez açık açık hedeflerinin 3-4 sene içinde final oynamak olduğunu söylüyor. Umarız dediklerini yaparlar ve Türkiye Ligi kaliteli bir takım daha kazanmış olur. Ancak Kepez'in durumuna düşmemek için takım kimyasına da dikkat etmeleri çok önemli.



Yükselen diğer takım ise Olin Gençlik. Herkesin hayali ve umudu ligin yeni bir zorlu deplasman daha kazandığı. Şehrin desteği çok önemli. Bunun yanında getirecekleri yabancı oyuncuların da çok büyük etkisi olacak. Seçimleri iyi yaparlarsa bir Bornova veya Tofaş gibi olabilirler. Aksi bir durumda bu ligde fazla kalıcı olamazlar.



Son olarak medyaya da bir eleştiride bulunalım. Selçuk Ernak Çin Basketbol Milli Takımı'nda yardımcı antrenör oldu. Çok önemli bir başarı, biz de tebrik ediyoruz. Ancak medya bunu "ilk defa" diye duyurarak bir hata yaptı. O dönem Tab Baldwin'li Banvit'te geçen sezon da Türk Telekom'da yardımcı antrenörlük yapan Erdem Can, Japonya'da düzenlenen Dünya Basketbol Şampiyonası'nda Yeni Zelanda Milli Takımı'nda yine yardımcı antrenör olarak görev yapmıştı. Bu detayı medyaya hatırlatmış olalım.

9 Haziran 2010 Çarşamba

Fenerbahçe Ülker için bir adım kaldı...

Hem takımı idare ediyor...




Ertuğrul Erdoğan'ın Fenerbahçe Ülker oyuncularını hem taktiksel hem de zihinsel olarak seriye ne kadar iyi hazırladığı ortaya çıktı. En agresif oyuncular olan Mirsad ve Kinsey bile kendilerini kontrol ediyor. Takım en zor durumda bile dağılmıyor, sakinliğini kaybetmiyor. Oyuncularla ilişkisi de Tanjevic'e oranla çok daha iyi. Yıldız oyuncuları da küstürmeden onlardan en iyi verimi alıyor. En büyük örneği Greer...



Hem tribünleri idare ediyor...



Daha 2 dakika kala şampiyonluk şarkıları söylemeye başlayan tribünleri susturarak henüz maçın bitmediğini hatırlatıyor. Kararlara itiraz ederken dozu kaçırmıyor, tribünlerin de dozu kaçırmamasını sağlıyor.



Hem yöneticileri idare ediyor...



Maç sonu demeçleri son derece profesyonel. Şampiyon olmak için kaybedecek hiç bir şeyi kalmayan Efes Pilsen karşısında bu stres altında bir maç daha kazanmaları gerektiğini biliyor. Sakin kalarak pusuya yatmış gerginlik bekleyen yöneticileri de frenliyor.



Sonuç olarak...



Fenerbahçe Ülker'in belki de en büyük dezavantajı olan "antipatik" takım imajını ortadan kaldırıyor. Sırf bu sebeple bile Fenerbahçe Ülker lehine çalınan hatalı düdüklerin üzerine gidilmiyor. Çünkü Fenerbahçe Ülker bu finali hakeden bir görüntü çiziyor.



Türkiye'nin şu anda en kariyerli ve tecrübeli koçu Ergin Ataman'ın önlem alamadığı tek konu Ertuğrul Erdoğan gibi görünüyor...

İlk Maç Fenerbahçe Ülker'in

Dün akşam Beko Basketbol Ligi'nin final serisi oynanıyordu ama sahanın yarısı boştu. Bunu anlamak mümkün değil. Yarısı sporcu yakını, diğer yarısı çocuk, 35-40 tane de Fenerbahçe Ülker taraftarı ile final serisinin tribünleri tamamlanmıştı. Hani kendimizi sadece İspanya Ligi ile kıyaslıyoruz ya, hiç kendimizi kandırmayalım. Dün akşam boş koltuklar bu lig adına yeterince şey ifade ediyordu.




Maça gelecek olursak Fenerbahçe Ülker çok önemli bir galibiyet aldı. Rakibi uyandırmadan, canlandırmadan, sinirlendirmeden maçı kopardı ve 1-0 öne geçti. Fenerbahçe Ülker'de herkes görevini iyi yaptı. Roko Ukic bu takımın lideri olduğunu maçın ilk saniyesinden son düdüğüne kadar oynadığı oyunla bir kere daha ispatladı. Karşısında uykuda bir takım bulunca belki onlar da şaşırdı ama Tarence Kinsey, Oğuz Savaş, Emir Preldzic sessiz sessiz yaptıkları katkıyla Efes Pilsen'in farkı maçın hiç bir döneminde kapatmamasını sağladılar. Mirsad Türkcan yaşı ilerlese de kazanma hırsını kaybetmiyor. Bu hırsını dün kontrollü bir biçimde kullanarak takımına belki de en büyük katkıyı yaptı.



Efes Pilsen'e gelince, "bu taraftarla bu kadar" der gibilerdi. Belli ki maçtan önce teknik kadro oyunculara sakin olmaları konusunda telkinde bulunmuştu. Sakin oynamak demek hırsını bir kenara bırakmak değildir. Sakin olmak en basit şekliyle, kendini kaybetmeden, kavga etmeden mücadeleni ortaya koymaktır. Efes Pilsen dün sakin olmanın ötesinde uyku haline geçmişti. Kasun dışında mücadele eden yoktu sahada. Onun da enerjisi bir noktada tükendi. Mirsad tek başına Efes Pilsen'in tümünden fazla istiyordu dünkü maçı.



Bir de bilinen faktör sahnedeydi dün yine. Igor Rakocevic... Efes Pilsen her oyunu değiştirme fırsatı bulduğunda sahnede o vardı. Efes'ten çok Fenerbahçe Ülker'in kadro derinliğine faydası dokundu. Sarı lacivertliler her oyundan düştüğünde sahneye o çıktı. Ben şahsen Rakocevic'in kredisini, bu takımda nasıl yer bulduğunu anlayabilmiş değilim. Evet çok büyük bir isim olabilir ama olmayınca olmuyor işte. Efes Pilsen ve Ergin Ataman bunu nasıl görmüyor anlamak mümkün değil.



Efes Pilsen'de bir Rakocevic mucizesi olmadıkça seriyi çevirmesi çok kolay görünmüyor. Mucize iki türlü olabilir. Ya Rakocevic çok iyi performans göstermeye başlar ya da Ergin Ataman ona fazla süre vermez. Bu mucizelerden biri Ergin Ataman'ın elinde, diğeri ise Kızıldeniz'in yarılması kadar uzak...



Sonuç olarak Ertuğrul Erdoğan ilk final sınavında müthiş bir başarı gösterdi. Oyuncuları ne kadar iyi hazırladığı ortada. Elbette seri daha yeni başlıyor. Şİmdiden bir şey söylemek için erken. Ancak Efes Pilsen'in bu oyun yapısı ve bu taraftarla seride maç kazanması kolay değil. İkinci maç Efes Pilsen için hayati bir önem kazandı. O maçı da kaybederlerse bu takım yapısı ile seriyi çevirmeleri geçen sene kadar kolay olmaz.