1 Kasım 2012 Perşembe

Euroleague'de 3. Hafta Maçlarının Ardından



3. haftayı geride bıraktığımız Euroleague’de ciddi rakipler karşısında verdiğimiz sınavlarda başarılı olamadık.
*
Fenerbahçe Ülker evinde karşılaştığı real Madrid karşısında maçtan 83-75’lik mağlubiyetle ayrıldı. Real Madrid ligin favori ekiplerinden. Fenerbahçe Ülker’in ise tam olarak hazır olduğunu söylememiz doğru olmaz. Sakatların yavaş yavaş iyileşerek maç temposuna girmesi vakit alıyor. Ancak göze çarpan en büyük sorun pota altında. Madrid ekibi henüz ilk çeyrekte bu bölgeyi zorlayarak Oğuz Savaş’ı devre dışı bıraktı ve yakaladığı üstünlüğü maç sonuna kadar devam ettirdi. Real Madrid’in aldığı 14 hücum ribaundu sarı-lacivertlilerin zayıf noktasını da ortaya çıkarmış oldu. Kaya bu kadroda henüz eski sürelerini bulabilmiş değil. Kendisini fizik olarak daha üst noktaya çıkarabilirse, hem aldığı süreyi arttırıabilir hem de takımın içine girdiği uzun sıkıntısına bir ölçüde çare olabilir. Real Madrid mağlubiyeti yolun sonu değil. Sadece ilk ciddi sınavda başarısız oldu Fenerbahçe Ülker. Önümüzdeki Panathinaikos maçı takımın ne yöne gittiği konusunda daha net bir tablo çizebilir.
*
Beşiktaş zorlu ligde 3. sınavını bir başka favori Regal Barcelona karşısında verdi. Burada maçın sonucundan ziyade Beşiktaş’ın sahada gösterdiği duruş önemliydi. Barcelona deplasmanı, bir çok takımın daha “kabus” noktasına gelmeden maçtan koptuğu, mağlubiyeti kabullendiği bir antreman havasında geçerken siyah-beyazlılar direndi. Geçen sezondan beri takımda bir çok şey değişse de bu direnç değişmedi. Onları bir üst tura taşıyacak en büyük özellikleri de bence bu. İçeride oynayacakları CSKA maçından çok düşünmeleri gereken sonrasında ardarda oynayacakları üç maç. Beşiktaş'ın kaderini Rytas, Partizan ve Brose maçları belirleyecek, CSKA değil…
*
Haftanın tek galibi Cedevita’yı 85-66 gibi farklı bir skorla mağlup eden Anadolu Efes oldu. Savumasıyla rakibini maç boyunca 16 top kaybına zorlayan Efes’te Farmar, Vujacic ve Lucas Gordon’un 30’ar dakika süre almaları belki de ligde Galatasaray Medical Park maçını kaybetmelerine sebep oldu. Batista, Barac’ın yokluğunu zaten rahatlıkla kapatabilecek bir oyuncu. Ancak Final-Four hedefleyen bir takımın yabancı uzun  tercihleri Barac ve Batista mı olmalı yorumu size bırakıyorum. Tabi bu konuda devam eden kontratların etkisi de yadsınamaz elbette. Andric, Ilievski, Green gibi yabancı olmadığımız isimlerle Euroleague'e tutunmaya çalışan Cedevita Zagreb şimdiden Avrupa’da havlu attı diyebiliriz. Ayrıca grupta Zalgiris’in performansı Anadolu Efes’in bu hafta oynayacağı Caja Laboral deplasmanının önemini bir kat daha arttırdı. Alınacak sonuç ilk dört sıra adına çok kritik.

Twitter: @BaSKeTBaNK


Milliyet - Skorer.com 30 Ekim 2012

Euroleague'de Dereler Aşıldı Sıra Okyanusta



Turkish Airlines Euroleague’de 2. hafta tam istediğimiz gibi geçti. Üç temsilcimizin de galibiyetle ayrıldığı haftada Anadolu Efes son şampiyon Olympiacos’u 98-72 mağlup ederek önemli bir galibiyete imza atmış oldu.
*
Anadolu Efes daha ilk çeyrekte 17 sayılık bir avantajla maça ağırlıını koydu. Jordan Farmar 25 sayı 8 ribaund ve 9 asistlik performansıyla “kendisinden beklenen” performansın bile üzerine çıktı. Bu sezon Spalding’in getirdiği bereketin de yardımıyla üç sayılık atışlarda 9/14 (%64.3) gibi yüksek bir oran yakalamasıyla, tecrübeli rakibi karşısında rahat bir maç çıkardı lacivert-beyazlılar. Olympiacos’ta Bartzokas oyunun kaderini değiştirebilmek için her türlü hamleyi denedi. Bu hamleler içinde 12 oyuncusundan da yararlanan Yunanistan temsilcisi Efes’in yavaş yavaş oturan savunması karşısında istediği tempoyu bir türlü yakalayamadı. Yine sayısal bir bakış açısıyla Anadolu Efes’in 21 asistine karşılık sadece 9 asistte kalmaları da bunun ispatı. Anadolu Efes’in bu potansiyeli zaten var, önemli olan istikrarlı bir şekilde devam ettirebilmek.
*
İkinci hafta sonunda liderliğe yükselen takımlarımızdan ilki Beşiktaş. Partizan'dan sonra Brose Baskets’i de deviren temsilcimiz sıralama açısından çok önemli bir deplasman galibiyetine imza atmış oldu. Sözlerimiz genelde yanlış alışılıyor. Beşiktaş Brose’den daha üst seviye bir takım. Bunu öncelikle ifade etmiş olalım. Ancak Türk takımları, bugüne kadar yaşadığı en büyük sıkıntıları, hep bu kağıt üzerinde üstün göründüğü takımlara karşı yaşadı. Beşiktaş için örnek vermek gerekirse temsilcimizin önünde Barcelona ve CSKA maçları var. Bu maçlardan çıkarabileceği bir galibiyet, ilk iki maçtaki başarısı sebebiyle, sadece hoş bir anı değil dev bir adım hatta "çilek" olacak.  Sonuç olarak derede boğulmamayı başardı siyah-beyazlılar.
*
Fenerbahçe Ülker de Union Olimpija deplasmanından çıkardığı 81-75’lik galibiyet ile grubunda liderlik koltuğuna oturdu. Galibiyeti getiren yüksek yüzdeli hücumlar ve Bogdanovic’in ekstra katkısı oldu. Olimpija'nın büyük üstünlük kurduğu hücum ribaundlarını olumlu şekilde değerlendirememesi ise işimize yaradı açıkçası. Bir de, ne kadar yıldızla dolu bir kadro kurarsanız kurun bu takımın kalbi Ömer Onan. “Bir Alex” olamadı belki ama savaşıyor ve gemisini her türlü fırtınadan çıkarmaya çalışıyor kaptan. Mevcut rüya (!) kadroda yerini dolduracak herhangi bir isim yok. Fenerbahçe Ülker için de dere boğulmadan geçildi. Okyanusu aşmak için Real Madrid ve Panathinaikos maçları var sırada.      
*
Son bir sayısal not ise serbest atışlarlarla ilgili. Senelerdir çekilen sıkıntı bir türlü aşılamıyor. Hem Milli Takım’da hem kulüp takımlarında serbest atış yüzdelerini bir türlü yukarı çekemiyoruz. Bu hafta Fenerbahçe Ülker %54, Beşiktaş %64 ve rakibi karşısında 98 sayı bulan Anadolu Efes bile sadece %66 ile serbest atış kullandı. Final Four rüyasından uyanmamak için hızlı bir çözüm bulunmalı.

Twitter: @BaSKeTBaNK

Milliyet - Skorer.com 23 Ekim 2012

İstanbul Güneşli, Milano Üçlük Yağmurlu


Turkish Airlines Euroleague’de temsilcilerimiz ilk hafta karşılaşmalarını tamamladı. Fenerbahçe Ülker ve Beşiktaş galibiyet ile başlarken Anadolu Efes Milano deplasmanında umduğunu bulamadı.
*
Fenerbahçe Ülker evinde BC Khimki’yi 92-80 mağlup etmeyi başardı. Özellikle “eskilerden” Emir Preldzic ve Ömer Onan performanslarıyla öne çıkan isimlerdi. Bu ikili toplamda 14 serbest atış isabeti bularak kritik anlarda farkın kapanmasına da izin vermemiş oldular. David Andersen henüz hazır değil. Fizik olarak istenen seviyeye geldiğinde kuşkusuz büyük katkısı olacak. Bu ligde BC Khimki sarı-lacivertlilerin rakibi değil. Ama bu virajı kazasız dönmemiz önemliydi. Pianigiani ve ekibi bunu başardı.
*
Beşiktaş – Partizan mücadelesinde ise maça damgasını vuran isim Patrick Christopher oldu. Maça iyi başlamasa da oyuna ağırlığını koyarak hem içerden hem dışarıdan bulduğu sayılarla maçın sürekli kontrolümüzde geçmesini sağladı. Partizan genç bir ekip olmasına rağmen basketbolu bilerek oynayan bir takım. Maç içinde ritmini kaybeden takımların başına bir daha telafi edilemeyecek sorunlar açabiliyorlar. Beşiktaş’ın bu seviyede buna izin vermemesi bence galibiyetten daha önemliydi. Ancak Euroleague sadece Christopher ile geçmez. Takım içinden mutlaka ona skorda eşlik edecek bir iki isim bulunması şart.
*
İlk haftanın hayal kırıklığını Anadolu Efes ile yaşadık. Sebep yenilenen toplar mıydı bilemem ama maçı 80-75 kazanan AJ Milano’nun bulduğu 15 üç sayılık isabete de diyecek bir şey yok. İtalya temsilcisinin dokuz farklı oyuncusuyla en az bir üç sayılık isabet bulduğu maçı vermesi pek kolay değildi. Semih’in kaçırdığı serbest atışları Barac’ın aldığı kısa sürede yaptığı dört top kaybını maç sonunda çok andık. Böyle bir maçta Anadolu Efes son çeyrekte farkı 18 sayıdan 4 sayıya indirmeyi de başardı (79-75). Ancak yakaladığı fırsatları değerlendiremeyen lacivert-beyazlılar maçtan 80-75 mağlup ayrıldı. Üçlük yağmuru altında taktik konuşmaya gerek yok. Gün Milano’nun günüydü. Artık bize düşen İstanbul’da bu mağlubiyeti telafi etmek.
*
Fenerbahçe Ülker bu hafta Cantu’yu deplasmanda deviren Union Olimpija’ya konuk olurken, Beşiktaş ise Brose Basket deplasmanına gidecek. Anadolu Efes ise “son şampiyon” Olympiacos ile İstanbul’da karşılaşacak.

Twitter: @BaSKeTBaNK

Milliyet - Skorer.com 15 Ekim 2012

Ve Euroleague Başlıyor


Ve Turkish Airlines Euroleague perdelerini aralıyor. Bu sezon yine “büyük” umutlarla hazırlandığımız, Avrupa’nın en büyük sahnesinde üç takımla yer alacağız. Fenerbahçe Ülker, Anadolu Efes ve Beşiktaş yenilenen kadrolarıyla hedeflerine ulaşmaya çalışacaklar.
*
Sezon öncesi değerlendirmesinde de bahsettiğimiz gibi bir çok otorite tarafından Final Four oynayacağına kesin gözüyle bakılan Fenerbahçe Ülker, en azından kağıt üzerinde, kadrosunu bu hedefe göre revize etmiş görünüyor. İlk hafta BC Khimki ile karşılaşacak olan sarı-lacivertliler grupta ayrıca Panathinaikos, Real Madrid, Cantu ve Union Olimpia ile mücadele edecek. Spor-Toto Türkiye Kupası’nda çok hazır görünmeyen Fenerbahçe Ülker için özellikle grupta Kimkhi ve Olimpia ile yapacağı ilk iki maç çok önem kazanmış durumda. İlerleyen dönemde, Final Four için kendisine nispeten daha rahat bir yol hazırlamak isteyen takımların sürpriz mağlubiyetlerden uzak durmaları gerekiyor. Bu sebeple Real Madrid ve Panathinaikos maçları temsilcimiz için “hedef” olarak görünse bile diğer rakipleriyle oynayacağı karşılaşmalar sıralamayı direk etkileyecek nitelikte. Simone Pianigiani ve ekibi de çalışmalarını bu yönde sürdürüyor.
*
Turkish Airlines Euroleague’deki bir diğer temsilcimiz ise Anadolu Efes. Son yıllarda yaptıkları büyük yatırımların karşılığını Avrupa arenasında alamadılar. Bu sezon yine Farmar, Semih gibi ciddi transferlere imza atıp takımı Oktay Mahmuti sistemine emanet ettiler. İlk maçı EA7 Milano ile oynayacak lacivert-beyazlıların diğer rakipleri Olympiacos, Caja Laboral, Zalgiris Kaunas ve Cedevita Zagreb olacak. Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda oyanan oyunun tatmin edici olduğunu söylemek zor. Türkiye kupası maçları da onlar için ciddi sınav niteliğinde değildi. “Mahmuti” sisteminin oturması için zamana ihtiyaç var. Ayrıca oyuncuların yıldız seviyeleri arttıkça belli bir disiplin içine sokmak da zorlaşır. Ülkenin en ciddi organizasyonuna sahip olsalar da teknik ekip için bu sezon aşılması gereken en büyük engel belki de bu olacak. Oyuncuları sisteme sadık tuttukları ölçüde başarıyı yakalayacaklar.
*
Geçen sezon olduğu gibi “Beşiktaş bir yere kadar” diyenlere nispet edercesine Beşiktaş Cumhurbaşkanlığı Kupası ile kupaları dörtledi. Ayrıca Spor Toto Türkiye Kupası’nda da nispeten kendinden zayıf rakiplerle oynasa da firesiz olarak finallere yükselmeyi başardı. Neredeyse tamamen yeni bir takım olmaları Erman Kunter’in en büyük dezavantajı. Yoğun çalışmalarının karşılığını da alıyorlar. İlk Euroleague serüvenlerine ligin gediklisi Partizan Belgrad ile başlayacaklar. Barcelona, CSKA Moskova, Lietuvos Rytas ve Brose Basket diğer rakipleri. Fenerbahçe Ülker gibi ilk iki maçları (Partizan ve Brose Basket) en kritik maçları gibi görünüyor. Ayrıca beşinci hafta ile başlayacakları Rytas – Partizan – Brose Basket rallisi de muhtemelen grup sıralamasını belirleyici olacak. En üst seviye olmasa da geniş bir kadroya sahip olmaları avantaj. Ancak sistemi geniş ve “yeni” bir kadroya oturtmak sıkıntı yaratabilir. Bu da maçlar içinde belli dönemlerde düşüşler anlamına gelir. Erman Kunter tecrübesi ile bu tip zorlukların altından kalkabilecek bir isim. Bu sezon yine önemli sonuçlara imza atacaklardır.
*
Sonuç olarak kağıt üzerinde ne kadar yorum yaparsanız yapın basketbolda iş parkede bitiyor. Bunun en güzel örneğini de Beşiktaş geçen sezon verdi. Ve hala da veriyor, tabi anlayana… Büyük organizasyonlara sahip olmak,  yatırımlar yapmak, büyük yıldızlar getirmek her zaman istenen sonucu vermiyor. Bütün bu çalışmalarınızı işte o parkenin üzerine yansıtabildiğinizde başarı geliyor. Umarım bu sezon takımlarımızı izlediğimiz “en uzun” Euroleague olur.  

Twitter: @BaSKeTBaNK

Milliyet - Skorer.com 12 Ekim 2012

EuroBasket 2013: Torbanın Dibindeyiz


Sonunda Eurobasket 2013 kura çekimi torbaları açıklandı. İlk iki torbadan sonraki takımlar EuroBasket 2013 elemelerindeki performanslarına göre sıralandı. Biz de EuroBasket 2013 kura çekimine, büyük zafer (!) ile ayrıldığımız elemelerdeki performansımızla, 6 torba içinden 5. (yazıyla beşinci) torbadan katılacağız.
*
Mesela bizim grubu lider bitiren İtalya, Almanya, Karadağ üçüncü, Finlandiya, Polonya, Ukrayna, Bosna-Hersek  dördüncü torbadan katılıyor kura çekimine. Biz Gürcistan, Belçika ve Letonya ile aynı torbada olmayı başarı sayıyoruz.
*
1. Torba: İspanya, Fransa, Rusya, Makedonya
2. Torba: Litvanya, Yunanistan, Slovenya, Büyük Britanya
3. Torba: İtalya, Hırvatistan, Almanya, Karadağ
4. Torba: Finlandiya, Polonya, Ukrayna, B.Hersek
5. Torba: Gürcistan, Belçika, Letonya, Türkiye
6. Torba: Çek Cum., Sırbistan, İsrail, İsveç
*
Türkiye Basketbol Federasyonu’nun internet sayfasında EuroBasket 2013’e ayrılmış bir bölüm var. Gidiğinizde her türlü kutlama mesajı, telgraf, tebrik mesajları ile karşılaşıyorsunuz.. Federsyon’un, Tanjevic’in hatta menajerlerin başarısından bahsediliyor. Tablo yukarıda, yorumu size kalmış…
*
Gazeteler de pek farklı değildi aynı dönemde. Son Çek Cumhuriyeti galibiyeti ile başarı sloganları manşetleri süslerken eleştirenler ayıplanıyordu. Şimdi torbalar açıklandı. Türkiye katılan 24 takım arasında 20. sırada. Yine zoru başarmaya mecburuz. Bir de son torbadan Sırbistan ile aynı gruba düşersek, “destan” yazmamız gerekecek. Başaramaz mıyız? Elbette başabiliriz. Ancak kolayı varken neden hep daha zoru seçiyoruz? Tek arzumuz yukarıda hep daha yukarıda olmak...

Twitter: @BaSKeTBaNK

Turgay Demirel İttifakı Devirdi!



Turgay Demirel seçimde 172 geçerli oyun 105'ini alarak, 6. defa Türkiye Basketbol Bederasyonu Başkanlığı'na seçildi. Açıkçası, en azından şahsım adına, beklenen bir sonuçtu. Turgay Demirel son dönemde "kaybedilen nesiller", "siyasi mesajlar", "antrenör atamaları" gibi, bence büyük kısmı da doğru olmak üzere, ciddi şekilde eleştiriliyordu.
*
Bu eleştiri ve görüşler sonucunda Anadolu Efes, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş kulüpleri, eski Ülkerspor başkanı Ali Doğan isminde anlaşmaya vararak seçimde Turgay Demirel’in karşısında yer almaya karar verdiler. Ancak bu karar geç alınmış bir karardı. Daha ilk günden beri seçim takviminin kısa olmasından yakınan Ali Doğan ve ekibinin hazırlıksız olduğu anlaşılıyordu. Kulüpler Birliği ve küskünlerle barışmak dışında ciddi bir projeyi ortaya koyamadılar. Sonuçta yirmi senedir başkanlık yapan bir kişinin karşısına çok daha planlı, programlı ve çalışılmış şekilde çıkamayan “dörtlü ittifak” seçimden farklı mağlup ayrıldı.
*
Bu seçim Turgay Demirel’in kazandığı değil de ittifakın kaybettiği seçim olarak anılacaktır. Ne kadar bahane bulunursa bulunsun yıllardır kazanılması en kolay seçimdi bu. Kaybedenlerin kızması gereken kişi Turgay Demirel değil, kendileri olmalıdır.
*
Turgay Demirel tarafından bakacak olursak şeçim zaferine karşılık kaybettiği dört büyük kulüp var artık karşısında. Bu da işlerin eskisi gibi kolay gitmeyeceğinin göstergesi. Türk Basketbolu adına bu dört yıllık dönem eski hatalardan ders alınmış, kaçan şampiyonalardan, kaybedilen oyunculardan, dışlanan antrenörlerden uzak bir dönem olur umarım. Gerçi ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz…
*
Unutmadan… Bu seçim sonucuyla kimilerinin en büyük şampiyonluk adayı  artık Banvit olmuştur.    

Milliyet - Skorer.com 18 Eylül 2012


Vizeyi Doğuş Aldı


Çek Cumhuriyeti karşısında alınan 81-58’lik galibiyet ile zor da olsa EuroBasket 2013 vizesini aldık. Zor olan Çek Cumhuriyeti maçı değildi elbette. Zor olan, direk katılabilmemiz gereken bir turnuvaya elemelerden, hatta son maça 18 sayılık dezavantajla çıkmaktı.
*
Maça çıkarken en büyük avantajımız güvene dayalı sakinliğimizdi. Bu tip maçlarda en büyük tehlike oyuncuların yaşayabileceği gerginliktir. Ancak kendilerine duydukları güven yüzlerinden okunabiliyordu. Hatta oyuncuların bu güveni Tanjevic’e bile yansımıştı. Sıradan maçlarda bile yerinde duramayan, hop oturup hop kalkan, oyuncu azarlayan, hakem fırçalayan Tanjevic’in bile yüzündeki gülümseme dikkatlerden kaçmadı.
*
Bu güven ile birlikte mücadeleyi sahaya yansıtan millilerimiz daha ilk yarıda gereken farkı yakalayarak psikolojik üstünlüğü de ele geçirdi. Çek Cumhuriyeti kapasitesi sınırlı, Welsch dışında da tehdidi bulunmayan bir takım. Hal böyle olunca gösterdiğimiz mücadele kalite farkının ortaya çıkmasına yetti.
*
Semih Erden’in 21 sayı 11 ribaund 4 top çalma, Kerem Gönlüm’ün 20 sayı 4 ribaund ve 2 top çalmalık performansları zaten maçı almamıza yetecekti belki ama Doğuş Balbay’ın katkısı turnuvaya ikinci olarak katılmamızı sağladı. Doğuş’un sahada verdiği mücadeleyi sayılarla anlatmak haksızlık olur. Yaptığı baskı, çaldığı toplar, yaptığı blok ve en keyiflisi Jiri Welsch’in üzerinden vurduğu smaç Çek Cumhuriyeti’nin bu gecenin onların gecesi olmadığını anlamalarını sağladı.
*
Bu güzel galibiyete karşılık ders alınması gereken konuyu aklımızdan çıkartmamalıyız. Dünya çapında bir oyuncu havuzuna sahip Milli Takım’ımızın işi bu noktaya getirmesi affedilemez. Dünya ikincisi takım iki sene sonra bu halde olmamalı. Bu tip büyük turnuvalara katılmak bizim için “nefes almak” kadar kolay ve sıradan olmalı.

Twitter: @BaSKeTBaNK

Milliyet - Skorer.com 12 Eylül 2012

Tanjevic Bak Git!



Millilerimiz İtalya karşısında maça dengeli bir oyunla başladı. Alan savunmasına karşı içeriden Semih Erden’in etkili oyunuyla ilk çeyreği 21-17 önde kapatan 12 Dev Adam ikinci çeyrekte Ender Arslan, Furkan Aldemir ve Doğuş Balbay’ın muhteşem performanslarıyla skoru 38-23’e getirdi.
*
Burada oyun kuruculara ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Tanjevic’in, turnuva başında tribünde oturttuğu Doğuş’u, Ender ile aynı anda parkeye sürmesiyle kurduğumuz üstünlük gözden kaçmadı. Peki sonra ne oldu? İşleyen sistem, alıştığımız şekilde, kenar yönetim tarafından derhal bozuldu.
*
Tanjevic’in bir süredir kenarda unuttuğu bir başka isim olan Furkan Aldemir ise bu takıma ne kadar gerekli olduğunu süre aldığı dakikalarda gösterdi. Ve elbette maçın sonunda yine kenarda unutuldu...
*
İtalya’da ise Gallinari ilk yarıda bulduğu 14 sayı ile en göze çarpan isimdi. Farkı bir ara 18 sayıya çıkaran millilerimiz karşısında Gallinari’nin çabası farkın 13 sayıya inmesine ve devrenin 44-31 bitmesine neden oldu. İlk yarıda %62 yüzdeyle 3 sayılık atış ve 6 top çalma ile oynamamız da önemli detaylardı.
*
İyi oynayan oyuncuyu yanında oturtmayı seven Tanjevic’in bu tutkusu, ikinci yarının başında İtalya’nın tekrar oyuna ortak olmasını sağladı. Üçüncü çeyreğin sonunda İtalya’nın skoru 53-54 lehine çevirmesinin ardından Doğuş Balbay’ın son dakikada, tamamen kendi gayretiyle, takımımızı ayağa kaldırması, çeyreği 62-56 önde kapatmamızı sağladı.
*
Doğuş'un son çeyreğe de bıraktığı yerden başlamasıyla son yedi dakikada farkı tekrar çift hanelere taşımayı başardık; 70-59. Ne olduysa bu dakikadan sonra oldu. Malesef “tecrübe” satın alınamıyor veya devşirilemiyor işte. Özellikle Semih Erden ve İlkan Karaman’ın Gallinari’nin kışkırtmalarına cevap vermesi takım olarak ritmimizi bir anda kaybetmemize neden oldu ve ivme yeniden İtalya’ya döndü. Ender’in üçlüğüyle son dakikaya 82-78 önde giren millilerimiz son toplarda alan savunmasını tercih edince yediği kolay sayılarla karşılaşmadan 82-83 mağlup ayrıldı.
*
Ümitlerimiz hızla azalırken, bir mucize gerçekleşmezse, Çek Cumhuriyeti maçını evimizde 19 veya daha farklı bir skorla kazanmak tek şansımız. Bu elemeleri oynamadan Euro 2013’e direk katılmamız gerekirken geldiğimiz nokta çok acıklı. Bir ülkenin Milli Takım’ının en iyi, en hazır oyuncuları barındırması gerekirken deneme tahtasına çevrilmesi affedilemez. “Gençleri kazanmak” ve “gençleri harcamak” arasındaki ince çizginin yanlış tarafındayız. Artık biri buna dur demeli…  

5 Eylül 2012 Milliyet - Skorer.com