7 Ocak 2009 Çarşamba

Gazze’den Ankara’ya...

Ankara’da, Türk Telekom – Bnei Hasharon maçı öncesi salonda yaşananlar için ne söylenmeli bilmiyorum.

Bu sayfalara siyasetin karışması zaten çok çirkin.

İsrail’in Gazze’de yüzlerce kişinin ölümüne sebebiyet vermesi de herhangi bir “insan” tarafından kabul edilemez.

Evet, orada yaşananları burada protesto etmek de bir hak.

Peki protesto böyle mi olmalıydı?

Büyük pankartlar, bayraklar hazırlansaydı, oradaki acıyı anlatan resimler olsaydı, Telekom siyah formayla çıksaydı, tribünler için hazırlanan bestelerle İsrail kırk dakika protesto edilseydi...

Bunlar, fotoğrafları gördüğümde ilk aklıma gelenler oldu.

Sahaya atılan bir tane “ayakkabı”, son günlerin moda protestosu diye düşünülebilir. Ancak sahaya girip, oyuncu kovalamaya kalkışmak bizi yine haklıyken haksız duruma getiriyor.

Gazeteler Telekom’un hükmen galip sayılacağını yazıyor ama hep bir şüphe var.

Sonuçta İsrail lobisinin basketboldaki gücü tartışılmaz. Saha boşaltıldıktan sonra hakemin çağrısına rağmen sahaya gelmemeleri bizim için şans. Sonuçta hakem sahayı güvenli bulup bu çağrıyı yapıyor.

Ancak ULEB’de gazetelerin çekimserliğiyle paralel bir açıklama yaptı. Bu durumlarda “hükmen galibiyet” olacağını söylese de maçı tescil etmemesi bizde de bir şüphe uyandırdı.

Can güvenliği bahane edilerek tersi bir sonuç çıkması ihtimali de var. Türk takımlarının daha önce de yaşadığı sıkıntılar göz önünde bulundurulursa bu işe zamanında müdahale edilmesi gerekir.

Federasyon yetkilileri ULEB’le sürekli temastadır ve lobiye yenik düşen bir karar çıkmayacaktır diye umuyorum.



Hüseyin ve Preldzic...



Bizim bu görüntüleri beklediğimiz maç ise Galatasaray Cafe Crown – Fenerbahçe Ülker karşılaşmasıydı. Maçta ciddi bir olay çıkmaması sevindiriciydi. Şu küfürü de tamamen kaldırabilirsek derbiler gerçekten keyif vermeye başlayacak.

Hüseyin Beşok takımını sırtlayınca dengeler bozuldu. Fenerbahçe Ülker de süpriz bir isim, Emir Preldzic belki de geldiğinden bu yana ilk defa bir lider gibi oynadı. Kimse eşlik etmeyince de işler kötü gitmeye başladı.

Fenerbahçe takımı Ayhan Şahenk’in potalarından dert yanıyor. Elinde Oğuz, Semih, Mirsad gibi uzunlar varken bu kadar dış atışa dayalı bir basketbol oynarlarsa başka salonlardan da şikayet etmeye başlayacaklar.

Semih bütün maç boyunca çok gergindi ve önemli anlarda yaptığı hatalar Fenerbahçe Ülker’in maçtan kopmasına neden oldu. Büyük hedefleri olan oyuncular, bu işin bir savaş değil spor olduğunu unutmamalı, zaten “tecrübe” diye de buna deniyor...

Galatasaray Cafe Crown, Koray Mincinozlu’ya bu galibiyetle “hoşgeldin” demiş oldu.

Murat Özyer çok beyefendi ve değerli bir antrenördü. Sezon başında yaşananlar hem Galatasaray hem Murat Özyer ismine yakıştırılmamıştı. Bu sebeple ayrılıktan sonra iki taraf adına da sevindik diyebiliriz.



Güçlü Berk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder