2 Mayıs 2011 Pazartesi

Federasyon Uyuma Basketbola Sahip Çık!

Fenerbahçe Ülker - Nedim Karakaş (Kaybedilen Pınar Karşıyaka maçı sonrası)
"Sonucu gerek son dakikalarda gerekse uzatmada çalınmayan veya çalınan düdükler belirledi"
Galatasaray Cafe Crown - Oktay Mahmuti (Kaybedilen Olin Edirne maçı sonrası)
"İnsanların böylesine emeğe ve mücadeleye saygısızlık yapmalarını ben gerçekten kaldıramıyorum.”
Banvit - Orhun Ene (Kaybedilen Fenerbahçe Ülker maçı sonrası)
Orhun Ene'ye bu maçtan sonra, yardımcı hakemin üzerine yürümesi, sarsarak çekmesi ve uygunsuz sözler sarf etmesi gerekçesiyle 2 maç ve 2.000 TL para cezası verildi.
Efes Pilsen - Engin Özerhun (Kaybedilen Fenerbahçe Ülker maçı sonrası)
“Maçı konuşamıyoruz, çünkü böyle bir hakemlik artık ayıp olmaya başladı.”
Beşiktaş Cola Turka - Ergin Ataman (Kaybedilen Galatasaray Cafe Crown maçı sonrası)
"Geriden gelip, öne geçtiğimiz karşılaşmada maçı kaybetmemizdeki en büyük etken dış etkenlerdir“
Olin Edirne – Serdar Yiğitsoy (Kaybedilen Türk Telekom maçı sonrası)
“Hakemler özellikle 3. ve 4. periyotlarda çaldıkları ve çalmadıkları düdüklerle maçın gidişatına etki yapmışlardır”
Medical Park Trabzonspor – Doğan Hakyemez (Kaybedilen Aliağa maçı sonrası)
“Hakem Murat Biricik ile ekibi maçta 18 sayılık farkı yakaladığımız ve maçı kazanmaya yaklaştığımız andan itibaren hem çalınan hem de çalınmayan inanılmaz(!) düdüklerle maçın sonucuna doğrudan etki ettiler.”
Bornova Belediye – Aclan Kavasoğlu (Kaybedilen Banvit maçı sonrası)
“Hafta içinde diğer maç için aldığımız duyumlar, bizim düşmemiz için hangi sonuçların gerektiğinin gündeme gelmesi, yaptığımız ikazlara rağmen değerlendirilmedi. Diğer müsabaka, bizim maçtan 15 dakika sonra neden bitiyor?”


Bu açıklamaların tamamı -üçü bu hafta- 2011 yılına ait. Takım ismi ve "hakem" yazarak arama motorlarından kolayca ulaşılabilen maç sonu açıklamaları. Listeyi elbette daha da uzatmak mümkün. Ayrıca açıklamaların yanına ceza verilen küfürsüz pankart ve tezahüratlar ile ceza verilmeyen küfürlü pankart ve tezahüratları da eklemek mümkün. 

Peki "İspanya Ligi'nden sonra en iyi lig bizim(!)" iddiasıyla bu iddiaları bağdaştırmak mümkün mü? Bence değil. Lig, play-offlar öncesi kaynayan bir kazan haline gelmişken ve Federasyon'un bu duruma el koyabilecek tek kurumken, sessiz kalması da ayrı bir konu elbette. İş artık "maçtan sonra sıcağı sıcağına hakemler hakkında konuşmamak lazım, empati yapmak lazım..." gibi temennilerle geçiştirilemeyecek noktaya geldi. Artık taraflı-tarafsız her basketbolseverde maçların sahada değil masada kazanıldığı görüşü kemikleşmeye başladı ki basketbolumuz için en büyük tehlike de budur.

Bu noktada bir yandan kendisini tamamen Türk Basketbolu'nun (hakem hataları, Efes'in kapatılması vb.) sorunlarından  soyutlamakla, bir yandan siyasetle iç içe olmakla, bazı teknik adamlara "mesafeli" durmakla (Erman Kunter, Nur Germen, Ahmet Kandemir vb.) eleştirilen kurumun barış ve güven ortamını tekrar sağlamak için iş işten geçmeden, elini taşın altına sokarak olaylara müdahil olması gerektiğini düşünüyorum. Katılır mısınız bilmiyorum ama bu gidişatla ilk tehlike ligimizin futbolda ki gibi yabancı oyunculara para kazandıran, sıradan bir "Ortadoğu" ligi haline gelmesi, ardından sponsorların ve seyircilerin birer birer parkelerden çekilmesidir. 

Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Karşıyaka, Trabzonspor sponsor desteğiyle bu kadar yatırım yapmaya başlamışken, Efes Pilsen, Banvit, Olin gibi değerli kurumlar bu işe kendi başlarına soyunmuşken bir slogan da biz atalım: "Federasyon Uyuma Basketbola Sahip Çık!"    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder