Galatasaray Cafe Crown bu gece bir deplasman takımı (özellikle Fenerbahçe Ülker deplasmanında) nasıl oynaması gerekiyorsa öyle oynadı. Elbette bunda Oktay Mahmuti'nin payı büyüktü. Maç boyunca sakin kaldılar. Rakibi, seyiciyi ve hatta hakemleri dahi sinirlendirecek, tahrik edecek her türlü hareketten uzak durdular. Sonuna kadar maçtan kopmamayı başardılar ve rakibin tam havasını bulmaya başladığı son anlarda, hatta son topta maçı kazanmayı başardılar.
Shipp'in kullandığı son top sayı olmayabilirdi de. Ancak Oğuz Savaş'ın da maç sonunda belirttiği gibi o topa "şans" demek Galatasaraylı oyunculara saygısızlık olur. Önemli olan böyle bir deplasmanda maçı o son topa kadar getirebilmekti(özellikle serbest atışlarda 14/25 (%56)'da kaldığı bir karşılaşmada). Bu gece "şansla" veya "şanssızlıkla" (atan ve yiyen takıma göre değişir tabi) o şutu soktu ve kazandı sarı-kırmızılılar.
Maçın sonlarında Galatasaray Cafe Crown'un farkı 7 sayıya çıkarmasıyla seyirci de daldığı uykudan uyandı ama geç kalmıştı. Bunun yanında Spahija'nın Galatasaray Cafe Crown'un ikili oyunlarına hala bir çare üretememesinin yanında 6/26 (%23) üç sayılık atış yüzdesinde kalması da maçın kaybedilmesindeki diğer sebeplerdi. Bu kadar dış atışa dayalı oynayan takımlar attıkları günler nasıl rahat kazanıyorsa atamadıkları günler de kaybetmeye yakın taraf oluyor.
Fakat sonuç olarak Fenerbahçe Ülker bu gece sadece bir maç daha kaybetti. Hala avantaj Fenerbahçe Ülker'de. Cuma günü kazanırsa şampiyon olacak. Oyuncuları ve teknik ekibinin de hakkını verdiği Galatasaray Cafe Crown seyircisi önünde kaybetseler bile, son maçı daha "uyanık" olacak taraftarının önünde Sinan Erdem'de oynayacak.
Son olarak şunu söyleyebiliriz; Seri ne kadar uzarsa basketbolseverler o kadar çok keyifli maç seyredecekler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder